9 Haz 2009

Aptallık çağı bitti

Amerika 8 yıl boyunca garip bir "şizofreni" yaşadı.
Bir yandan bütün dünyanın siyasi, iktisadi ve sosyal yapısını değiştirecek, adına "küreselleşme" denilen yeni bir yapının önderliğini üstlendi.
Bir yandan da, eski döneme ait siyaseti, ekonomiyi, sosyal yapıyı sürdürmeye çalıştı.
Bu "kişilik bölünmesinin" sonunda, girdiği bütün savaşlarda başarısız oldu, dünyanın nefretini kazanarak "doğal liderliğini" kaybetti ve büyük bir ekonomik krize saplandı.
Yeni bir çağda eski politikalarla devam edemeyeceğini fark etti.
"Eskiden ve eskilikten" kurtulmak, yeni çağa uyum sağlayabilmek, savaşları bitirebilmek ve ilişkileri düzeltebilmek için kendine, rengiyle, davranışıyla, yaklaşımıyla, fikirleriyle "yeniliği" temsil eden bir başkan seçti.
Obama'nın fikirleriyle değişmiyor Amerika. Amerika, değiştiği için Obama gibi birini başkanlığa getiriyor.
Obama önce Ankara'da sonra Kahire'de iki tarihî konuşma yaptı.
"Dünyanın bütünleşmesi" anlamına gelen küreselleşmeye uygun bir politika izleyebilmek için "bölünmüşlükleri ve savaşları" ortadan kaldırmaya yönelik bir anlayışın çerçevesini çizdi bu konuşmalarında.
Amerika, "eski usul" metotlarla, "gücünü" kullanarak bir şeyler yaptırmaya uğraşmıyor şimdi.
Tam aksine, "aklı" gücün önüne koyuyor.
Obama, "aklın ve çağın" sesi olarak, bu çağa ayak uyduramayanları uyarıyor.
"Silahlı bir liderlikten" çok "zihinsel bir liderliğe" talip oluyor.
Önce, Müslümanlarla Hıristiyanlar arasındaki düşmanlığı ve savaşı bitiriyor.
Savaşı bitirirken herkese de her türlü savaşı bitirmesini öğütlüyor.
Kışkırtmaya, meydan okumaya, çözümsüzlüğe değil barışmaya, anlaşmaya, çözmeye öncelik verilmesini istiyor.
Filistin devletinin varlığını kabul ederken, Filistinlilere de kendi aralındaki kavgayı bitirmelerini söylüyor, "israil'i kabul edin" diyor, İsrail'e, "sen de Filistin'i kabul et," diyor.
İran'ın nükleer silah yapmasına karşı çıkan İsrail'e "senin de nükleer silahın var, hep birlikte nükleer silahlan ortadan kaldıralım" diyor.
Türbanın özgür bırakılmasını savunurken, Müslüman ülkelerde kadınlara hiçbir konuda baskı yapılmaması gerektiğini de vurguluyor.
Bütün söyledikleri, toplumlann hem kendi içlerinde hem de birbirleriyle barışmasını amaçlıyor.
Obama "iyi kalpli biri" olduğu için söylemiyor bunlan, başta kendi ülkesi olmak üzere her ülkenin çıkan artık barışta yattığı için söylüyor.
Yöneticilerin kendi halklanna zulmettiği, herkesin herkese baskı yapmaya çalıştığı, sorunlann silahla çözümlendiği "aptallıklar çağının" bittiğini ilan ediyor.
Bundan sonra akıl, mantık ve vicdan ilişkilere egemen olacak.
Bu, bir anda gerçekleşmeyecek elbette.
Ama bu yolda yürünecek.
Obama'nın söylediklerini anlamayanların ve bunu uygulamayanların başı belaya girecek.
Obama'dan ya da Amerika'nın gücünden kaynaklanmayacak bu bela, hayatın gerçekleriyle çatışmaktan kaynaklanacak.
Aklı, mantığı ve vicdanı yok farz etmekten kaynaklanacak.
Türkiye'ye bakarsak bunu daha da iyi anlayabileceğiz.
Türban yasağının ve türban üzerinden kavga etmenin bir anlamı yok, mantığı yok, vicdanı yok.
İnsanlar nasıl isterlerse öyle giyinirler ve okula da öyle giderler.
İsterlerse oruç tutarlar, isterlerse tutmazlar.
Kürtlere baskı yapılmayacak, onların hakları kabul edilecek, istedikleri dilde konuşup, istedikleri dilde eğitim yapacaklar, istedikleri fikirleri savunacaklar.
İnsanı özgürleştirmek, aynı zamanda insan zihnini de özgürleştirmek anlamına geleceği için, bu çağın en çok ihtiyaç duyduğu beyinsel yaratıcılığın yolları da açılacak, toplumlar enerjilerini saçmalıklara değil düşünmeye ve yaratmaya ayıracaklar.
Yeni dünya, insanlardan "yarabalık" bekliyor, taze fikirler bekliyor.
Bunun için en iyi ortam olan banşı da bu nedenle savunuyor.
Ortadoğu'daki birçok ülkenin liderleri gibi Türkiye'nin yöneticileri bu gerçekleri fark etmez gibi davranıyorlar.
Başbakan Erdoğan barışı torpilleyecek açıklamalar yapıyor, Genelkurmay Başkanı, biraz da amaçlı sorulann tuzağına düşerek, gereksiz yere kışkırtıcı konuşmalarla meydan okuyor.
Bu yöntemle bir yere varamazlar.
Savaştan medet uman, savaşı kışkırtan kimse başarıya ulaşamaz.
Başbakan da ulaşamaz, ordu da ulaşamaz, PKK da ulaşamaz.
Silah dönemi bitti.
Bu gerçeği anlamayan, hayat faturayı önüne | koyduğunda bedelini öder.
Türkiye, dünyadan, dünyanın gerçeklerinden bağımsız ayrı bir gezegen değil.
Her toplum, her topluma karşı sorumlu artık.
Bütün ülkeler büyük bir kan dolaşımı sisteminin parçası, "ben gerçeklere uymam, değişmem" dediğinizde bir kan pıhtısı gibi dünyanın kan dolaşımını tıkarsınız ve hayat bir operasyonla sizi ayıklar.
Barış ve özgürlük bu topraklara gelecek.
Obama'nın "selamünaleyküm" dediği, Hazreti Muhammed'in her adını andığında salavat getirdiği bir dünyada, Türkiye'nin ulusalcıları da dindarlan i selamlamayı, türbanlılara karışmamayı, dindarlar da başı açık kadınlara saygı göstermeyi, Türkler Kürtlere zulmetmemeyi, Kürtler "silahtan vazgeçmem" diye tutturmamayı öğrenecek.
Yeni bir çağ, yeni bir dünya bu.
Bu gerçeği anlayamayan hızla eskir ve geleceğin ışıklarına kavuşamadan geçmişin karanlığında silinir gider.
İsterseniz deneyin, görün.

Ahmet Altan - Taraf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder