30 May 2009
Babam ve Oğlum
Yengeminde son günüydü orda başka yere tayin verdiler ama vedalaşması çok buruktu çocuklarla.. çünkü herkes o kadar çok seviyordu ki yengemi, ayrılamadılar fotolar çekindiler güllerle kapıdann çıktı diyebilirim abartmıyorum.. tabi yengemde durur mu hemen başladı ağlamaya bekliyodum ztn öle bi gündü buruktu işte bende üzüldüm, çocuklarla bi bütün halindeydi hocaları gibiydi resmen, çocuklarda gitceğine inanmıyolardı şaka falan sanıyolardı hala ya da inanmakta zorlanıyolardı kapıyı kapatıp ordan ayrıldığında bile sanki gitmeyecek gözüyle bakıyolardı.. ama ordan üzülerekte olsa ayrılmak zorunda kaldı yengem ağlaya ağlaya hüngür hüngür.. bende üzüldüm tabi çok duygusaldı valla ama ağlamadım ben tabikide :))
Neyse evlere dağıldık sonra ben geçtim herzamanki gibi eve gelince canım sıkılınca tv izlemek istedim. Babam ve oğlumu gördüm kanalda hemen izlemeye koyuldum izlemez olayım, Allahım salya sümük oldum. Bu Çağan Irmak çok manyak bi adam insanın ruhunu derinden işletebilen filmler yapmakta üstüne tanımıyorum olmaz böyle birşey "ıssız adam" olsun "babam ve oğlum" bişey diyemicem artık. Zaten babam ve oğlumuda yeni izledim filmin çevrilmesi nerdeyse 5 sene olmasına ramen nedense bana şimdi kısmet oldu nasılda gitmemişim sinemasına acaba hayret doğrusu.. hala ağlıyorum ya ama öyle bi ağlıyorum ki aklıma gelebilcek tüm olumsuzluklar, kafamdaki soru işaretleri gözümün önüne gelince tam gazz ben durmak yok yola devam modunda ağlıyorum.. o an işte yazlıkta sahilde oturup yıldızların altında hüngürr hüngürrr kimsecikler yokken özellikle tek başına ağlamak geldi içimden, aslında sevgilimin omzunda ağlamak isterdim ama işte hiç öyle bi durum yaşamadığım için emin olamadım kendimden..
O etkiyle hala moralim bozuk bu aralar her an saçma hareketlerde bulunabilirim, aklıma çok çılgın şeyler geliyor biraz adrenalin yüklü ama kendimi herzamanki gibi frenliyorum bu frenlemem nereye kadar sürer? açıkcası hiçbir fikrim yok ama biyerden patlak vericem o gün gelcek biliyorum. umarım yanlış bişeyler yapmam da hatalara maruz kalmam diye düşünüyorum, kafamda çok farklı planlarım var gerçekleştirmem gereken maddi veya manevi her yönden önceliklerim onlara, ama bakalım hayırlısı olsun Yaz da geldi ztn bu yaz nasıl geçicek acaba kavgasız gürültüsüz geçer diye ümit ediyorum, havalar da çok sıcakk bir an önce tatile çıkıp kafamı dinlemek istiyorum en kısa zamanda...
Nasıl Bir Sevgilim Olsun?
Hemen kurdum tabi kafamda, böyle yakışıklı olsun ama aptalda olmasın zeki olsun. Fazlada zeki olmasın yani abartılcak derecedeki bende ne yaptığımı bileyim. Ne ciddi olsun ne yavşak olsun fazla ciddiyet beni kasar yavşak sülük gibi tavırlarıda beni sıkar. Parası olsun ama çok olmasın. Fazla para insanı bozar. kariyeri olsun işi gücü olsun kendini bilsin ama kariyerine işine güvenip kendini bi bok sanmasın. Fazla kıskanç olupta beni boğmasın ama sevgisinide belli etsin. Eğlenceli, komik olsun beni hep sevsinn, saygılı olsun hemde çok. ilişkinin temeli saygıdan geçer bana göre sevgi biyere kadar bence saygının olmadığı yerde sevginin hiçbir hükmü yoktur çok büyük olsa bile. Birlikte eğlenelim coşalım beni bi anda çağırsın gece kaç olursa olsun dışarıya çıkalım gezelim paramız olsun veya olmasın ama eğlenmesinide bilelim. Kesinlikle aldatmasın aldatılmaktan artık gına geldi nefret ediyorum.
Devamlı arayıp sormasın birbimizi sıkmayalım. çok garip gelcek ama devamlıda görüşmeyelim devamlı demekten kastım böyle sıkılmayacak şekilde hergün hergün.. özleyelim birbirimizi dipdibe kişilikler herzaman soğutur ilişkiyi çok sevgi olmasına ramen, herkesin işi gücü var sonuçta çevremiz dostlarımız arkadaşlarımız var bunları ayırt etmesini bilmek gerek bence. arkadaşlarımızla takılalım gezelim tozalım hemde istediğimiz kadar güven olduktan sonra hiçbir şeyin önemi yok hatta hadi bilemedin kaçamak amaçlı güzele baksın bende bakarım ama hiçbişey olmasın bakmakla yetinelim. güzele bakmak sevaptır ne de olsa :) Birbirimize son derece güvenelim hemde çok, sadakatli olsun.. O zaman işte dünyanın en mutlu insanı olabiliriz.
Kısacası şarap gibi akıcı, romantik, güzel ve mutlu bir sevgilim olsun benim olsun!!.. diyorum ve sözlerime son noktayı koyuyorum....
29 May 2009
Ümit en son kötülüktür, Çünkü işkenceyi uzatır

Seviyorum hemde çook, bazen sevmek yetmiyor çok zor bi durum heleki tek taraflı ise. hoş tek taraflı mı değil mi onu bile bilmiyorum ama sanırım artık eminim tek taraflı.. bunu nasıl söyleyebiliyorum bilemiyorum korka korka içim ürpere ürpere..
Nolursa olsun yinede bir ümit içersindeyim o yüzden düşüncelerim ve duygularımdan emin değilim. o kadar korkuyorum ki o 3 harfi söylemekten.. çok büyük konuşurdum hep asla böyle biri olmam imkansız diye ama şuan ki geldiğim noktayı düşündükçe deliriyorum. anladım ki insanın başına gelmediği sürece anlaşılabilinmiyormuş.
Aslında beni bu duruma getirende inadım olsa gerek
İNAT VE HIRS..
Yalanlar üstüne kurulu hayatım. Bu kaçıncı bilmiyorum aslında hayatıma pek çok az kişinin girmesine ramen neden hep yenilen taraf ben oluyorum buna hala çözüm bulabilmiş değilim. Hiç düşünmediğim tahmin etmediğim insanlar tarafından kazık yemek bana koyuyor.
Artık yoruldum gerçekten. birine gerçekten bu sefer değer verdim, hiç haketmediği kadar diğer ilişkilerimde olduğu gibi çıkarsızca, hemde içimden kalbimden gelerek o kadar inanmıştım ki ona çok değer veriyordum, ilk başlarda hoşlanır gibi olsamda kendimi geri çekebiliyordum, çünkü olamayacağını baştan biliyordum. ama gel gör ki onun tavırları hal ve hareketleri beni kendine bağladı ve şuanki geldiğim durumda bütün suçlu "O".
Tabi beni kendine bağladığı sıralarda ortada başka kızlarda vardı elinin altında. hatta hiç ortada piyasada yok olan yaklaşık 20 yıldır görüşmediği bir kadın ilk aşkı diyelim o kadınla düşündüğü "evlilik" ve sabahlara kadar tellerde konuşması.duyunca üzüldüm hemde çok ve tesadüfen öğrendiğim zamanda beynimden kan fışkırdı. evlilikten uzak duran kaçan birinin hakkında bunları duymak açıkcası koydu hiç beklemiyordum şoklardaydım, karnıma ağrılar girdi nefesim tıkandı, yüzüm kıpkırmızı oldu ama yinede hiçbişey olmamış gibi etrafıma yalandan da olsa gülücükler saçarak devam ettim o an. Çünkü kimse bilmiyordu bu durumu. İçim o kadar doluydu ki!
Daha sonra ise unutmadığı aşkı. En büyük etkenler biri; aradan yıllar geçmesine ramen onu o kadar çok seviyor ki her ne kadar inkar etse de kalbi hep onunla, o da benim gibi hayatında hep sahte gülücüklerle devam edip mutluluk modunda. Bilmiyorum belki de sevgisi azalmıştır ama o günleri asla unutamayacağını kesinlikle biliyorum çünkü o günlerden bahsedince yüzünde ciddi anlamda gülücükler oluşuyor.
kafam karmakarışık korkuyorum çok şey paylaşmasakta en azından bi dostluğumuz vardı o da yalan oldu, ama artık yapcak hiçbirşey yok.. umarım bu yazılara rastlamaz... yoksa çok kötü şeyler olur ve ben yine üzülürüm şimdilerde üzgün olduğum gibi. En azından bana olan değerini kaybetmemesini beklerdim ama eminim hayatında birtek bana kötü davranıyor benden nefret ediyor artık buna eminim.
Ümit en son kötülüktür. Çünkü işkenceyi uzatır.
Allahım düştüğüm hale bak nerden nereye.. eyy gidi eyy
28 May 2009
Savcı Şöför ve Avukat Gencin MaceraLarı
Bu olay büyü de büyüdü çocuk artık sessiz kalıyor gibi ama yok o da dayanamıyor konuşuyor, Ben en arkada oturduğum için pek de anlayamadım zaten motorun sesi bi yandan, sanırsam bu genç evladımız şöförü şikayette buluncakmış, şöför bunuda duyunca tam bir olay oldu zaten. En çok koptuğum olayda şöförün sen avukat mısın sorusuna bu genç çocuğun evet avukatım cevabını aldıktan sonra şöföründe sen avukatsan bende savcıyım demesiydi. otobüstekiler olarak toplu bi gülüş attık çok koptum ben.
Sonunda çocuk indi hala şöförle atışıyor ama, şöförde o cırtlak sesiyle bağırmasına kalmadan sinirlenip indi çocuğun üstüne yürüyor, elini kaldırıyor çocuğun suratına dayadı elini böyle boğazını sıkar gibi oldu, çocuk hiçbişey yapmıyor ama bu arada bende bu ne yaa böyle bana yapsa asarım ben bu adamı falan modundayım. yanımdaki adamla sohbet ediyorum önümdeki adamlarla birlikte. gülüyoruz falan işte geçen günlerde şöyle durumlar yaşandı olaylarına girdik resmen. neysee yoldan geçen diğer otobüs şöförleri ve halkın da müdahelesi sonucunda olay kapandı. kadın gitti yoluna bilmiyor ki arkasından ne olaylar dönüyor eyy gidi eyy..
Çocuk yoluna, adam direksiyonuna döndü ve hala söyleniyor, gaza basıyor olan bize oluyor çorba gibi olduk, sonra bitane daha kadın kalktı ayakta şimdi diyor ki örnek veriyor bak bu ablada hemen kalktı ayağa bi elinde çocuk bi elinde çanta diye.. Halbuki kadın korktu da kalktı senin yüzünden ondan kalktı diye kendi aramızda yol arkadaşlarımla konuşyoruz. bi yandanda sınava çalışyorum ama olayı görünce bide adamın cırtlak sesi sağolsun tüm konsantrasyonumu bozdu, bildiklerimide unuttum sayesinde..
Neyseki sonunda sağsalim yerime vardım da sınavıma yetiştim..
27 May 2009
Tesadüff
Aslında evde olmama ramen yazasım gelmiyor bide malum final zamanı!! sona yaklaştım az kaldı gibi ama staj olayı devreye girince pek bi işe yaramıyor açıkcası. :// tv izliyim dedim dizim vardı o da bitti finaliymiş.. ağladım zırladım her finalde olduğu gibi..
Bu arada geçen yazılarımda da bahsettiğim ilkokul arkadaşımı gördüm ertesi günü çok şaşırdım daha doğrusu o beni gördüü konuştuk ayaküstü baya.. kızın yanından geçmişim haberim yok direktt millet bakmasın, laf etmesin diye odun gibi yürürsem normaldir görmemen elbette kızı. ama o da ilkbaşta çıkarır gibi olmuş ama yine de emin olamamış sonra ismiyle çağırıyım şansımı deniyim o mu yoksa başkası mı falan diyince anladı ki benmişim.. konuştuk baya pasajın içinde rastgeldik. eskilerden başladık hemen ilkokuldan ortaokuldan kimle görüşüyorsun dersler nasıl okul nasıl gidiyo falanda filan onunda final zamanıymış peyzaj mühendisliğini okuyorr istanbul üniversitesinde hiç şaşırmadımm onda o hırs olduğu sürece..
En büyük bombasıda ilkokuldaa ona aşık olan bi arkadaşımız vardı.. Bu çocukla ben en son konuştuğumda msnde değişmişti gittiği dersaneden ötürü etki altında kalınca bi çok kişinin, kendini kaybetmişş hiç tanıyamıyordum yani ne konuşursak konuşalım sonuç hepp kitap Allah muhabbetine bağlıyordu yok Ay'a ilk çıkan müslüman, yok büyük ünlü müslümanlığı seçti gibi.. her neysee ben bu çocukla konuştuğumu anlatıyorum şimdi kıza. yok canım öyle değil değiştide falanca filanca demeye kalmadan ben bişeyler sezdim tabi. zaten aynı üniversitenin hukuk fakültesindeydi çocukta. neyse bu da koruyor paso çocuğu şimdi, içimden bişeyler var diyeceğim ama yok imkansız olarak düşünüyorum demeye kalmadan bana o çocukla çıktığını ve hatta ve hattaa üstüne üstün 2.5 yıl boyunca çıktığını söyleyince ben bi şoke oldum hatta kal geldi bana pasajın içindeyiz hala sohbet ediyoruzz ayaktayız..
madem çıkcaktın çocuğu niye peşinden koşturdun o zaman diyeceğim ama kız o sıralarda başka bi çocuktan hoşlanıyordu.zaten bizim ilkokul dallas gibi bi ortamdı hemide o yaşlarda, bi bende bişeyler yoktu herzamanki gibi öyle diyim. o onun kankasını, diğeri kardeşini, kardeşinin en yakın arkadaşı, yok kardeşinin arkadaşının kankasını diye diyee gider bi durum vardı ilkokulda, 1. sınıftan başlamışlardı trencilik oynamaya. şu anda çoğu düzeldi mi bilmem de insan olmuş bi çok kişi eskiye göre..
herneyse sonunda msnleri aldık gittik döndük, aslında gitmezdik de sınavlarımız vardı çalışmamız gereken ondan..
Bu arada okulumuzun festivalinede gittm bir yağmur yağdı anlatamam. bizim okul dağda olduğu için.. en son rimelim yanağımdaydı o derece. Bi de ilk erkek arkadaşımın kankasını gördüm daha doğrusu yine o beni gördü. aynı okuldayız onlada kampüsler farklı olduğu için rastlaşamıyoruz öle konuştuk ettik laylaylom işte.. kesin söler beni eski erkek arkadaşıma da. söylesin zaten o da bir rivayete göre evlilik yolundaymış, nedense benden sonra herkes evliliğe dönüş yapıyorr bu durumuda hala anlamış değilim. Neyse ki eğlencenin yanında bi de işkence çektik tabi olmazsa olmaz. zaten içe içe gittik festivale arada bi kimlik kontrolü oldu ama büyütülcek bi durum değildi. kontrol amaçlı zaten gbt aramasından aboneyim nede olsa.. bu kez mekan farklıydı ama olsun mekan yer farketmezzzz.. bu kız seni sevmesede farkettmezzz :P
Gece yarısı ordan annemin yanına geçtim kuzenindeydi orda da yedik içtik eğlendik sonrada evimize döndük böyle günler geçirdim iştee..
21 May 2009
Sıkıcı Havanın Etkileri
Yaz geliyor diye sevinmiştim oysaki son bi kaç gündür çok daha iyiydi ama dünden beri sapıttı havalar. Zaten canım sıkkın hiç beklemediğim dersten kalmışım devamsızlıktan, ama hiç ummadığım dersten de geçmişim hangisine üzülmeliyim yada sevinmeliyim çelişkiler içerisinde kaldım.
Neyse ki haftaya bitiyor da sınavlar kurtuluyorum bu ızdıraptan az kaldı hoş stajım başlıcak yine bi kurtuluş yok ama napalım hayat. Bu aralar hiçbirşey yapasım gelmiyor festivallere bile gidesim yok oysaki eğlenip zıplamak oynamak istiyorum ama olmuyorr. Moralim hep bozuk gibi sanki zaten kürdanlada görüşemiyoruz sinirlerim bozuluyor iyiki bir erkek arkadaşı var,sanki ondan başka kimseninin yok.. hoş benim yok aman nebilim işte. bu kızın erkek arkadaşı olunca hayattan soğutuyor insanı ya.. böyle şey olamaz yani bide hep ciddi düşünmez mi her ilişkisinde o da ayrı bi dert bakalım nereye kadar yürütücek, her ne kadar çocukla kafa yapısı uyuşmasada biri anyaya biri konyaya doğru yol alır gibime geliyor ama hakkında hayırlısı olsun nediyim onun kararı ama bide benle arayı soğutmasa şaşarım sinir olurum böyle tiplere çünkü..
Lisedeyken bitane arkadaşım vardı daha doğrusu çiftin ikisi de arkadaşım olurdu ama nedense böyle erkek olan kızı bizle rahat bırakmıyordu ama kendi arkadaşları gelincede bişi demiyorduu, bu haksızlık değil mi şimdi çok saçma!! hiç gelemem böyle aptal saptal işlere.. neden hep kadınlar ikinci planda bu kadar basit konuda bile böyleyiz hala buna anlam verebilmiş değilim.
Şimdi kız bişi diyemiyor mu diyeceksiniz? kızımızda akıllı gibi gözüküyorr ama aşktan o kadar gözü kör olmuş ki çocuğun bokunu bile yer öyle bir tipti.. çocuktan bi ton dayak yemesine ramen gözümün önünde kafasını duvarlara vurmasına ramen hiçbirşey diyemeyen bir kızdı.olmamış gibi öpüşür koklaşırlardıı işte burda olaya bitiyorum.. madem barışcaksın niye insanları krize sokuyorsun sınıfın ortasında millet ayırmak için neler yapıyordu ama bunlar hiiiç!!
yaaa olmaz böyle birşey kafayı yicem şimdik.. neyse bu konular uzar ben kısa kesiyim çok yorgunum ama aklıma geldi anlatıyım dedim işte..
18 May 2009
Izdırappp // Olmaz böyle birşey

Ne haftasonuydu yaa böyle birşey olamaz.. annemler yazlık sezonunu açtılar bense evde tek başıma sıkıcı bi halde bi de internet gitmez mi Allahım tam bir işkence.. ve tek bizim binada yaşanmasıda bu durumun, ayrı bi dert tabi. banane canım yandaki binanın yapılışından adamlar dikkat etselerdi de bizim kablolara dadanmasalardı. bende napim internet yok bişey yok gittim ananeme tv falan izledim acayip sıkıldım anladım ki internet benim hayat felsefem olmuş bide finallerim var hala ödev yapmakla meşgulken aman Allahım bu da nee!
Ertesi gün kürdanım geldi eurovisionu izledikk tam bir adrenalin Allahım ben tabi unutmuştum "bir şarkısın sen" adlı programdaki bıcırıkları izlemeye dalmışım kürdanıma sölerken çaktı jeton benim.
Neyse ki açtık Yunanistan vardı diğer şarkıları dinleyemedik. sonra sıra bize geldi Hadise çıktı Allaaaah biz kürdanımla şortlar altımızda hava sıcak biyanda vantilatör açık kop koop kooop sesi de açtık sonuna kadar dümtek dümteeek depleyip durduk. sıra oylamaya geldi bizim kalp küt kütt küttt allahım o Norveç neydi öyle fenaa ya adamlar rekor kırdı resmen ama helal olsun enstrümanı iyi çalıyordu kemanı, hastasıyım zaten keman sesinin, en sevdiğim enstrüman diyebilirim. neysee tabi herzamanki gibi şu meşhur Rusya ve yavrucakları hep birlikte kardeşçe birbirlerine oy verip durdular. yalnız işin komik tarafı bize Fransa tam puan verdi. öhhh dedim neler oluyor. Ermenistanda verdi 4 puan sanırım tam olarak hatırlamıyorum da kapıları açmayı düşünüyoruz ya ondan olsa gerek neyse..
ama 4. olduk yinede bence gayet iyiydi Hadise'nin biraz sesi detone gibi oldu ama olsun en azından süperstar ve rimi rimi leyy'i ikiye katlar bölerdi. sonra eurovision bittikten sonra kürdanım ve erkek arkadaşı ve onun arkadaşı geldi çıktık gezdik dolaştık sahile çekirdek çıtlatmaya. ordan yemek yemeye gittik vee okey oynamaya gittik. arkadaşta kaldık. öğleden sonra geldik napalım bi günde böyle geçti ama bu arada hala internet yok evdee veee ben kafayı yemek üzereyim.
Bugünde sınavım vardı trafiğe yakalandım ve sınavıma geç kaldım 20 dk, asistan beni almadı sinirden ağlamaya başladım ve hocama söledimm ama nasılım anlatamam sinirden salya sümük oldum bide ben heyecanlanınca kızınca sinirlenince nefesim tıkanıyor bunun nedenini hala anlayamadım tabikide. yaklaşık 2 /3 yıldır var. Neyse işte ben hala ağlıyorum kadın odasına çekti ve asistandan boş kağıt isteyip beni odasında sınava soktu ama ben hala salya sümüğümm böyle, kadın en sonunda tuvalet kağıdı verdii.. :)
sınavımda güzel geçti yalnız 1 saatlik sınavı yarım saatte yaptım sinirlerimde gergin ama yaptım, bildiğim konulardı elim ayağıma dolaştı biraz ama iyiydi nebilim işte öylee.. sonrada kızlarla bi cafeye gittik oturmaya akşama doğru eve geldim ve internetim var bu sefer çünkü bugünn türktelekomla birbimize gircektik az kalsın gözlerimin önünde hallettiler de şu tamir işini kurtuldum bu azaptann..
Kaç gündür saçma sapan salak diziler izlemekten yoruldum çünkü.. o değil dizilerimin olduğu günlerde değilldi ben napam şimdi...
14 May 2009
Kafayı yedim sanki paranoyak mıyım neyim anlamadım ki?

Bugün takıntılarımdan bahsetmek istiyorum.
Şimdi ben öyle bir takıntılıyım ki Allaaaaaaaaaaaaaaaahh yani bir bilseniz kafayı yeriz hep birlikte çünkü ben bile inanamıyorum kendime.. çok samimiyim yani sonuca ulaşamamak bana en çok koyan şeydir hayatta, kafamdaki sorulara cevap bulamamak..
Her insanın yanında bir tane güzin ablası olur benimde yanımda herzaman sırlarımı paylaşabileceğim bitanem cancağızımın içi kürdanım var öyle dicem bundan sonra adı kürdan olsun çıtı pıtı çünkü. zaten benziyor da hık demiş burnundan düşmüş sanki.. :P
neyse konuyu dağıtmayalım nediyorduk, şimdi ben öyle kafama takılan şeylerden bahsediyorum ki bu kürdanıma artık gına geldi gerçek güzin abla olsa dayanamaz o derece.. sabah öğle ikindi akşam yatsı vs.. arada kalan boşluklardan hiç bahsetmiyorum bile taktım ya kafaya tamam yani karşımdaki insan bitti, bi de hırsımı alamadığımda bu yıllarca da sürebiliyor.. tabi bu da kürdanımın sağlığı açısından pek de yararlı olmuyormuş gördüğüm kadarıyla çünkü biliyorum ki bokunu çıkarıyorum bazen paranoyak oldum artık.. bu bir gerçek itiraf ediyorum yani ama napayım ki taktım kafaya işte, artık kürdanım da benden şüphelenmeye başlayıp sen delisin tımarhaneye yatmalısın demeye başladı ki belkide haklı.. :P Yok yok şaka yapıyorum Allahıma şükürler olsun ki yemedim kafayı daha ama yemek üzereyim de diyebilirim..
Şaka maka biyanada ben bu takıntımı nasıl yenerim acaba acayip takıntılıyım.. ve karşımdaki insandan o kadar çok şüpheleniyorum ki güvensizlikten olsa gerek. kafamda saçma sapan hikayeler kurup sonrada yazıp çizip oynayabiliyorum yazıyorum resmen cidden yazıyorum yani bu şizofrene giriyor aslında ama biliyorum ki öylede değilim peki neden böyle davranıyorum acaba?.. kürdanımada sorunca hayretler içersinde kalıyor tabi napsın ki o da kafayı üşütmeye başladı artık yavaş yavaş yanımda..
Mesela bir gün kürdanımdayım sohbet ediyoruz. iki kız bir araya gelince nelerden bahsedildiğini bilirsiniz herhalde. zaten o gece intihara teşebbüsde bulunuyordu az kalsın canımın içi benim yüzümden nerdeyse.. herneyse öyle bir hikaye kurdum ki kafamda bir türlü güvenemediğim kişiye karşı, kürdanımda şaşırdı kaldı bende tabi.. ve sonundaki bomba ise benim olayın sonunda gerçekte olmayan bu olaya kafamda kurduktan sonra inanıp,ağlayıp zırlayıp, üzülmemdi, kendimi yıpratmamdı. bu da ayrı bi vaka tabi.. manyak mıyım neyim sanki? olmayan şeyin neyine üzlüyorsam neye kime?
Bu yazıyı da zaten müstakbel kürdanımın bana" sen valla kafayı yedin" demesi üzerine yazdım Allah razı olsun çok çekiyor kızcağız beni yerini kimse tutamaz çünkü diğer arkadaşlarım pess ettiler artık benden, seviyorum ulan seni ablam benim yerim senii :)
12 May 2009
Yoruldum artık
neden peki?
belki korku belki de çaresizlik..
peki korku neden? beni böyle korkutan şey ne olabilir bide bunu anlayabilsem..
aylardan beri başımdan geçen bir olaya neden hala susuyorum konuşamıyorum bilmiyorum ama o kadar doluyum ki konuşmak ne ki haykırmak bağırmak çağırmak istiyorum çünkü damarıma yeteri kadar basıldı ve ben hala konuşmakta güçlük çekiyorum..
bu kadar aciz miyim peki? elbette hayır ama neden böyle hissediyorum bu kanıta vardım şimdi. belki de hakkettiğimden fazla değer verdiğim içindir kimbilir?
bundan bile emin değilim hala gerçekten değer verebiliyor muyum bunca yapılan haksızlığa ramen..
hergün yeni bişeyler duymak kadar üzücü olan birine nasıl değer verebilirim oysaki,
üzülüyorum hemde çok doğru yer doğru zamanda konuşcam belki ama..
o doğru yer o doğru zaman nezaman peki? bunu hiç düşündüm mü elbette, aylardır da hala düşünmekteyim ama ne yazık ki sonuca ulaşamıyorum nereye kadar böyle gitcek peki?
çok yoruldum hemde çok hayatımda hiç bu kadar kendimi çaresiz ve kötü hisetmemişimdir hemde hiç.. haketmediklerimi yaşıyorum çünkü, son derece üzgünüm..
Zaten Leman Sam'a sardım bu aralar paso onu dinliyorum arka fon müziği olaraktan hayatımın :P
Yeter yeter söyleme artık
Kelimeler kanatır yarayı
Gözlerin anlatıyor
Mutlu aşk yoktur
Sus söyleme her şey ortada artık
10 May 2009
Anneler Günü..

Bugün anneler günü..
Uzun zaman oldu hediye alıp annemin anneler gününü kutlamayalı. kriz benide vurdu napiyim tek kuruşum bilem yok cebimde, anneme zaten önceden de demiştim anne malum kriz var diye. ama yinede bir hediye vermek zorunda hissettim kendimi nedense..
bende düşündüm düşündüm.......
hem hesaplı hem de kalıcı bir hediye ne olabilir diye? sonunda vereceğim hediyeye karar verdim ve boynuma kırmızı kurdela bağlayıp kutladım ve yapıştırdım sözleri tabikide senin en büyük hediyen benim diye annemde görünce şok oldu bu sefer başladı seni doğurduğum güne lanet olsun diye.. ikimizde gülme krizine girdik şakalaştık tabikide.. öpüştük koklaştık cart curt ve bir anneler gününü de hem hesaplı hem de kalıcı bir hediyeyle böylece geçirmiş oldum(k).
Tüm annelerimizin, anne adaylarımızın ve anne aday adaylarımızın,hatunlarımızın anneler gününü kutlarım.
Annelerimizin değerini bilelim babalarımızında bilelim ama annelerimizin daha çok bilelim.. :)
9 May 2009
Bir Aşk Öyküsü

Mendelssohn hiç yakışıklı bir adam değildi. Çok kısa boyunun olmasının yanı sıra, çok garip bir de kamburu vardı. Moses mendelssohn, günün birinde hamburg'da yaşayan bir işadamını ziyarete gitti. İşadamının, frumtje adında çok güzel bir kızı vardı. Moses,bu güzel kıza umutsuz bir aşkla tutuldu. Fakat güzel kız onun çirkin görüntüsünden ürkmüştü. O nedenle, değil onun sevgisine karşılık vermek, yüzüne bile bakmak istemiyordu. Ayrılma zamanı geldiğinde moses, güzel kızın üst kattaki odasına çıktı ve tüm cesaretini toplayarak onunla son kez konuşma girişiminde bulundu. Kızın güzelliği öylesine olağanüstüydü ki, bir an için onun cennetten geldiğini bile düşündü. Fakat kızın, başını kaldırıp da yüzüne bakmamaktaki direnci, moses'ı çok üzdü.
Güçlükle başarabildiği konuşması sırasında çirkin aşık, bu güzel kıza bir soru sordu: "evliliklerin kutsal bir özelliği olduğuna inanır mısınız?" dedi "elbette" diyerek yanıtladı güzel kız ve gözlerini yine kaldırmayıp moses'ın yüzüne yine bakmadan, kendi de ona bir soru sordu: "peki ya siz?"dedi."siz inanır mısınız buna?" moses bir an bile duraksamadı: "evet,ben de inanırım" dedi ve ekledi: "biliyor musunuz? Her erkek çocuğu doğduğunda tanrı,onun evleneceği kızı belirlermiş. Benim doğumumda da,benim evleneceğim kız belirlenmiş ve bana 'senin karın kambur olacak' demiş.o zaman ben bir istekte bulunmuşum tanrı'dan. Tanrım, kambur bir kadın bir trajedi olur. Lütfen onun kamburluğunu bana ver ve onu güzel bir kadın yap' demişim." moses' ın bu sözlerinden sonra frumtje gözlerini yerden kaldırdı, onun gözlerinin içine baktı ve elini uzaatıp, moses' ın elini tuttu.ve daha sonra da onun, sevgili eşi oldu.
Bu anlattığımız bir "peri masalı" değil, ünlü alman besteci mendelssohn'un büyükbabası ile büyükannesinin evlenmelerinin öyküsüdür.
8 May 2009
Latin Dance

Bugün okulumun son günüydü yani derslerin bitimi. herzamanki gibi sabah kalkıp okula gittim. okula gittim ama derslere hiç girmedim neden diye sorarsanız. çünkü dünde bahsettiğim gibi ödevlerin son günü olduğundan fotokopiciyle geçirdim tüm günümü. çok romantikti o kadar kuyruk vardı ki sıra bana gelene kadar gittim bir tur attım çay içtim geldim valla. ama kuyruk hala bitmemiş devamlı da artış yaşanıyordu.
Tam da o sırada anladım ki bi fotokopici dükkanı açsam köşeyi dönerim diye düşünmeye başladım. zaten adamın kırtasiyesinde 4 tane pc 3 tane fotokopi makinesi vardı. üniversitede fotokopiciye verdiğim parayı hiç biyerde vermedim diyebilirim hatta feysbukta bu grupta beni bulabilirsiniz. Herneyse akşama doğru latin derslerime gittim her cuma olduğu gibi. Geçen haftalarda gidememiştim. okuldan erken çıktığım için erkenden de bulundum dans yerinde.
Orda bir adamla tanıştım ismi Arslan hemde dans yerinin binasının sahibi olur kendisi. adamla aynı toprak çıkınca tabi muhabbet sardı. övdü de övdü toprağımızı kızlarından tut yeni yapılması düşünülen plajlarına kadar.. o kadar çok konuştuk ki adam benim okuduğum okulu/bölümümü, babamın/annemin işini, oturduğum yeri sorup durdu bende mal mal söyledim muhabbet ya işte.. sanırsın nufus memuru.. bi de en sonunda seni oğluma alıyım ben dedi. oğlu da 26 yaşlarında böle gündemdeki dizilerin kameramanlığını yapan biriymiş, bende kıpkırımızı oldum tabi utandım nedense. halbuki nolcaksa adamın geyik yaptığını biliyorum zaten benimki de iş işte. kasıldım ama kıpkırımızı oldum nedense biri bana evlilik tarzına yakın konuşmalar yapınca kasılıp kavruluyorum acayip geriliyorum neden bilmiyorum hala çözemedim bu durumu işte ama tırsıyorum cidden yaa ateş basıyor beni.
Herneyse adam sonraları dans yerimizin karşısında lise olduğu için adam liseli gençliklerden bahsediyor. yok efendim işte neler oluyor buralarda ben şimdiki nesli tanıyamıyorum, en temiz zaman bizim zamanımızdı. işte kızla çocuk yiyişiyorlar gözlerimizin önünde falanda filanca. Hele bir konu anlattı vayy efendim neymiş 16/17 yaşlarında kızın biri gözlerinin içine bakıyormuşta bu yaşında o utanmış, o zaman bakma sende kardeşim demek ki sende dikkatlice bakıyorsun ki farkediyorsun.. bikerede sahilde kızları görmüş içiyorlarmış mahsus gelin birlikte içelim demiş gırgırına kızlarda hemen gidip biraları almışlar içelim demişler. bende dedim ki deseydin torunun yaşındayım diyee sapıklık olur diyince adam demez mi yok torunum değilde çocuklarım yaşında falan filan diye..ne farketcekse diyecek bişey bulamadım kalakaldım öyle çok büyük bişey adam babam yaşındaydı onuda konuştuk bu arada.. adamı ben beğenmedim bakışlarını falan, içim ısınmadı. tamam toprağız ama daha neler bende söylendim işte böyle bişey varsa sapıklıktır bu ahlaksızlıktır falan nasıl söyleniyorum ama, adam sustu tabi. ama kesin bi boklar var bu adamda hissettim gözleriyle ediyordu resmen. zaten anlattığına göre de 16/17 yaşındaki kız 60 yaşında bir adamla birlikteymiş yuhh hösst dedimm ohaanın da bu kadarı porsmuş adamı napsn atıcaksan ufak at da civcivler yesin yani...
Bu arada dans yerinde çalışan arkadaşta var ama o, bulaşık yıkıyordu sanırım. sevmedim ben bu adamı tiksindim itici geldi atıyorda zaten..neyse adam gitti rahatladım ben de tabi bana hoşçakal diyipte gitti yoksa biyeri şişer bebeğimin.. Daha sonra dersim başladı akşam valla çok rahatladım seviyorum ben latini valla seviyorum ya hoşuma gidiyor seksicede ama nedense ben biraz öküz olduğum için kasıyorum kendimi neden bilmiyorum ama düşme korkusu var çünkü bütün komut erkekte ve güvenememden kaynaklanıyor.. yapıyorum elbette ama korkuyorum da halbuki rahat bıraksam gayet güzel olcak. hatta bi ara geçen hafta gidemediğim haftanın figürünüde bu derste gördüm ama beceremedim de bir kısmını, hemen pes edip oturdum yapanları izledim çünkü sinir oldum, sinir olduğum bir durum varsa hemen bırakırım o an, yapamam kesinlikle daha sonra ise hırs yapar öğrenirim ama ben yapanlarada engel olmak istemediğim için yapmamayı tercih ettim o anda. ama bu haftanın figürünü ise gayet güzel bir şekilde öğrendim ve yaptım kendimle gurur duyuyorum cidden..
Herkese tavsiye ederim acayip rahatlıyor insan, strese birebir. bütün sorun kendini kasmamak, ondan sonra kendini eşine bırak herşey süper, çok eğlencelii..
Yemekteyizz
tv de hiçbirşey yoktu ama akşama doğru " yemekteyiz" programını görünce hemen atladım tabi izlemez olurmuyum acayip hayranıyımdır ama en çok sevdiğim kısım annem gibi yemek tarifi alma kısmı değilde hani yemekleri koklayarak falan seçiyorlar ya boktan boktan eleştiriler yapıp birbirlerini 10 milyar için aşağılıyolar o kısıma bayılıyorum ama gülmekten tabikide. yazık bizim halkımıza valla acıyorum o programı izleyince. bugünde isveçli bi gelin vardı, hemde Urfa'ya gitmiş bu yabancı gelinimiz helal olsun valla nediyim ayakta uydurabilmiş en kısa zamanda ben yabancı olsam yapabilirmiydim hoş şimdide yapabilirmiyim orası tartışılır ama sevdikten sonra uydururdum bende ayağımı herhalde şüpheliyim ama neyse.. valla izlediğim halde en son kaynanası övgüler yağdırıyordu ama yine de emin olamıyorum türk kızlarının başına dert olan kaynanalar yabancı gelini nasıl çeksin o da ayrı bir konu tabi. kızın huyundan mıdır suyundan mıdır bilinmez ama anlattığına göre iyimiş gayet kaynanayla arası görümceleriyle ise anlaşmazlık olsada küs kalmıyorlarmış(mışşş) öle dedi İsveçli'nin yalancısıyım. allah mutlu mesut bahtiyar etsin nediyim..
Bi de bu yemekteyiz programının yarışmacalarının reklam amaçlı yaptıkları saçma sapan hareketleri beni öldürüyor. Öyle bir giyiniyorlar ki sanki düğüne gidiyorlar sanarsın, tahrik ediyolar resmen ekran başından birileri belki beni keşfederde aşk-ı memnuya girerim. Bihter'in yerini kapar, Behlülle öpüşürüm derdindeler, kendilerini tanıtıyolar resmen. Urfa için değilde diğer izlediğim programlara göre konuşuyorum sıkı takipçisiydim biarada.. :) hele o pilavı falan önce koklamazlar mı allahım orda bitiyorum işte.. ulan gerizekalı insan birkere aç olan kim olursa olsun "bok" bile yer. şahsen ben yerim yani.. gözüm hiçbirşeyi görmez çünkü.. Afrikada halk açlıktan ölür, ama onlar yok işte önce sen tat ben zehirlenmeyeyim önce kurban sen ol falan hesabındalar, hepside nedense kendilerini övüyolar bikerede kendi yaptıkları için şu kötü olmuş falan filan yok.
hele bundan önceki programda adam perdelere takmıştı yaa ohaa yani hadi çatal kaşık olaylarına masa düzeninin görüntüsü açısından çizik mizik olmasını salladıkta ee perde ne alaka?, masayla perdeleri karşılaştırıyordu çüşş ohaa hayvan dedim resmen.. bide böyle birbirlerinin yüzlerine gülüp arkalarından söylenmezler mi kopuyorum orda zaten, sinirden ama bu sefer gülmekten değil.. aldıkları parada 10 milyar bide hayal kurmazlar mı orda da bitiyorum tabi ev alcaklar sanki nereye gidiyor bu memleket anlamış değilim..
Şimdi de halk oylama veriyomuş ekrandan gördüğümüz kadarıyla o da nasıl oluyorsa uzaktan tadları alıyoruz öyle birşey gelişti aslında ekran başında.. masa düzeni falan açısından herhalde olsa gerek. ama orda da en sevdiğim kısım hani yemek yaparken falan gösteriyolar birbirlerine yaptıkları eleştirileri yok mu Allaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaah orda da bir kıyamet kopuyoooorrr :) iyi akşamlar!
6 May 2009
Deniz Gezmiş..

Deniz gezmiş, tam 37 yıl oldu ölümünün saygıyla anıyoruz. hayranıyım bu adamın çok seviyorum yaa hemde acayip derecede.. aslında siyasetle pek alakam yoktur daha doğrusu eskiden daha çok ilgileniyordum.. bildiklerimde tek tüktür hatta çok merak ederim aslında ama o kadar saçma sapan olaylar var ki gündemde gerildikçe geriliyorum.. hele ki şu son ergenekon davasının 78789865655265645464. dalgası beni öldürüyor. Anladığım bildiğim kadarıyla diyim geçmişten günümüze siyasete bakıyorum da ne kadar çok değişmiş. Herkes kendi çıkarını düşünmekte olup halkı boşverip kafasına göre bişeyler yapıyor ama ne yaptıkları meçhul orası tartışılır elbette.. zamanında Deniz gezmiş'in bir tek kimsenin bile canına kıymadığı halde asılması gündemdeki olaylarla karşılaştırılınca baya bi anormal karşılanabilinir. Herneyse bu konu uzadıkça uzar. Zaten msnler telefonlar dinleniyor şimdi ergenekonun bilmem kaçıncı davasından yalan olmayalım çok merak ediyorum ne zaman bitcek paso içeriye alıyolar ama sonu yok.. herhalde bu yüzeysel olarak yazdıklarımdan sorun oluşmaz..
korktum bak şimdi :P
neyse 23 nisanda Hakkari'de kürsüye çıkıp biz sınırımızı çizdik diyip Iğdır'ı Van'ı Siirt'i alan dokunulmaz hanımefendinin diline bişey diyemedikleri sürece ve arkamızdaki koyun gibi bir halkımız olduğu sürece bizim sırtımız yere gelmez..
Karmakarışıklardayım çelişkiler içersindeyim kafam kazan gibi

Aslında kalmak istiyorum, sende ve kalbinde kazınmak. Bendeki sen gibi..
Bu gece canım ağlamak istiyor ve daha sonra sonsuza dek uykuya dalmak..
Her Günüm Ayrı Bir Dert..
Bugün çok atraksiyonlu geçti benim için, bi kere o kadar çok uykum vardı ki sabah saati 7.30 'a kurmama rağmen 5 dk 5 dk daha yatıyım derken bi baktım saat 11 olmuş. ohaaa bana abartmıyorum doğru.. Hemen kalktım alelacele giyindim süslendim püslendim saçımla uraştım makyajımı yaptım ojemi sürdüm çıktım, gittim durağıma.
Tabi durağa gidene kadar yemediğim işitmediğim laf kalmadı. O kadar öküz insan var ki elinden yapcak bişi gelmiyor. Zaten işim başımdan aşgın okulada geç kalmışım ama yok işte illa bişey söylicekler yoksa çatlarlar. laf atıncada ellerine ne geçiyor anlamıyorum abazanlıklarımı sönüyor ne? sabahları en nefret ettiğim durumdur. mesela trafikte duran arabaların yanından geçmem hayatta mutlaka yolumu değiştiririm( muhakkak değiştirebilceğim bi yol keşfediyorum o anda) biliyorum mutlaka bişey dicekler yani bariz belli, çözdüm ben bu işi artık. nese işte okula sonunda vardım bi gittim derse gircem herkes devamsızlık sorunuyla uğraşmakta aman allahım benimde girmediğim iki üç tane dersim var ki düşünmek bile istemiyorum. yalnız iki üç derse girmediklerim dandik dersler olduğundan bende önemsemedim tabi napim. ben de bu duruma dayalı olaraktan tüm kış yattım yedim içtim gezdim bu derslere girmedim, sonrada devamsızlıktan kalma olaylarını duyunca beynimden kan fışkırdı Allahtan bitanesiyle karşı karşıya kaldım da, diğer hocalar düzgün çıktı kendi istekleri doğrultusunda bırakmadılar. Allah büyük valla yaa valla büyük yani.. ama yine mutlaka içlerinden biri kıllık yapacak biliyorum.. hele bitanesi var ki kalcamı duyuncaa şoka girdim o anımı görmeniz lazımdı. kala kaldım valla çünkü bu kaldım dersin kredisi yok yani iyi de kötüde olsa etkilemiyor ama kalınca bir sene uzuyor ve haftada bir derslik.
Gittim baktım devamsızlığa ama biliyorumda kadının dersine bikere olsun girmedim. çünkü gerek duymadığım ve bölümümle çok saçma bi ders olduğunu düşünmemden kaynaklanıyor olmasından bu durum. Fakat allah kahretsin ki düştüğüm hale bak kadın birkere olsun dersime girmemişsin demeye başlar başlamaz ben hemen o savunma mekanizmamı çalıştırdım tabiki de, anında iştee yok girdim imza atmamış olabilirm yanlış görmüşünüzdür falan filan faso fiso. bu arada imzayıda kadının yanında atılıyor öle başkasına imza attıramıyosun onuda düşündüm merak etmeyin. ama olmuyor işte yalan o :) nese ben sallıyorum tutuyorum yok çalışıyorumda falan da filancada ama biliyorum yani hiç girmediğimi de, bu yalanı bi ben bide Allah biliyor ya günahı da boynuma olsun bari napim yoksa finale giremicem. Öle böle derken sonra konuşruz dedi ama cuma zaten okulum bitiyorr haftaya tatil sonra finaller var? eee ne zaman olcak bu? orası Allah kerim işte.. bu arada tüm sınıf olarak kalıyoruz bu dersten bir ben değil, yalnız kalmıcam anlaşılan, allahtan kadın bıraksa iyi ya başarısız olmaya razıyım ama yok nuhh diyor peygamber demiyor sinir oluyorum dünde belirttiğim gibi ben bu kadın hocalara bakalım nolcak. ana derslerden geçiyorum onlardan korkuyordum, dandik dersleri tınlamadım düştüğüm olaylara bak yazık bana ya valla yazık acıdım üzüldüm halime şimdi..
pişman mıyım?
tabikide HAYIR hehehehe
ERKEK DEDİĞİN... !

Seni elinin tersiyle değil avucunun içiyle kavrayacak. Bileceksin ki emin ellerdeyim, başkası tutamaz elimi böyle.
Rahat olacaksın yanında, çok konuşmayacak, beynini didiklemeyecek.
İnce olacak; seni senin kadar düşünecek. Sen onu merak ettiğinde kendisine hesap soruluyor havalarına girmeyecek. Senin inceliğine karşı umursamaz sözler sarf etmeyecek.
Adamın sinirini bozmayacak, cinlerini tepesine çıkarmayacak, sanki sen onun için varmışsın her ne zaman istese emrine amadeymişsin, o ne yaparsa yapsın her istediğinde yanında elinin altında olacakmışsın triplerine girmeyecek.
Sen ona sevgini hissettirdiğinde, sen ona kayıtsız şartsız aşıkmışsın gibi havalara girmeyecek.
Erkek dediğin ilgi gördüğünde ilgiyle, sevgi gördüğünde sevgiyle karşılık verecek.
Erkek dediğin, sen onun için kendine baktığında, sırf ona daha güzel görünmek için giyinip kuşandığında hiçbir şey olmamış gibi davranmayacak.
Ruhunu okşamasını bilecek. Romantik olacak kimi gün habersizce kucağında çiçeklerle çıkıp gelecek. Özel günleri unutmayı marifet sanmayacak.
Kayıtsız olmayacak senin bütün zarafetine karşı. Gerçekten seven bir kadın sevgi ve ilgi bekler, erkeğine verdiği aşkın karşılığında küçük bir tatlı söz, kısa bir mesaj, bir çağrı bile onu mutlu edebilir. Erkek dediğin bütün bunları cebinden para harcıyormuş gibi cimrilikle yapmayacak.
Ben aranmayı, çok aramayı sevmem demeyecek. Her şey kendi istediği gibi olsun istemeyecek. Sadece kendi canının istemesine bağlamayacak her şeyi.
Erkek dediğinin, hissettiğiyle yaptığı şey arasında uçurum olmayacak. Cesur olacak cesur. Seni seviyorum derken korkmayacak, başka şeylerin arkasına gizlenmeyecek.
Seviyorum deyip bir sonraki perdede kaçmayacak, özlüyorum diyorsa gelecek, kaybetmek istemiyorum diyorsa kaybetmeyecek.
Erkek dediğin askına sahip çıkacak. Korkak olmaz erkek dediğin. Erkek dediğin iyi sevişecek. Koyun gibi yatmayacak, bir an önce şu iş bitse demeyecek.
Aşksız yatmayacak yatağa ve sen bunu bileceksin. Bir baba şefkatiyle seni alnından öptüğünde bileceksin ki sevgisi geçici ve zayıf değildir.Ve sevgiyle öptüğünde dudaklarından bileceksin ki öpüşün tek sebebi şehvet değildir.
Erkek dediğin yakışıklı olacak, çekici olacak ama bundan çok daha öte bir şey...
Zeki olacak.
Kadının küçük yalanlara, bahanelere inanmayacağını, kendisini kendi gibi tanıdığını bilecek. Kadının zekasını küçümsemeyecek kadar zeki olacak. Zeki olacak, seni bir hamur gibi karmasını bilecek, o hamura kendisi
katmasını da.
Değerlerini bir anlık hevesler uğruna satmayacak.
Namussuzluğunu, ahlaksızlığını ancak ve ancak seninle yataktayken kullanacak.
Erkek dediğin önce sevecek.
Kendini sevmeyen erkekten kimseye hayır gelmez. Bir bakarsın ki yıllar sonra bu adamla ne yatağa sığıyorsun, ne toprağa... Koluna girip gezmesini bileceksin gururla, koynuna alıp sevişmesini de. Babalığını da bilecek, ana-babaya hürmet etmeyi, kadir kıymet bilmeyi, vefakarlığı, fedakarlığı...
Erkek dediğin seni koruyacak,kuşatacak.
O nerede olursa olsun seni koruyacağını bileceksin.
Pısırık olmayacak erkek dediğin. Erkek dediğin erkek olacak.
Seni sadece sen olduğun için sevecek. Parayla pulla, kariyerle, güçle, kimin ne dediğiyle hareket etmeyecek.
Hem sevgilin, hem arkadaşın, hem dostun, hem baban, hem çocuğun olacak, huzurla bağrına basacaksın.
5 May 2009
Bütün Aksilikler Beni mi Bulur ya?
Final haftasıda yaklaşıyor az da kalmasına ramen daha da yorucu geçecek biliyorum ardından gelen açıköğretim sınavları ve staj zamanıda yaklaşınca nasıl bir hal alcam çok merak içersindeyim açıkcası. Bakalım hakkımda hayırlısı olsun.
Bu arada hayatıma bir renk katmak istiyorum ama nasıl bir renk katmam gerektiğini hala düşünmekteyim. Günlerim hergün aynı yorucu ve sıkıcı geçmekte.. Hele okula giderken çektiğim yol tam bi ızdırap benim için.. Bide paso otobüsümün iki günde bir aynı yerde durdurulup gbt araması yapılması insanı çileden çıkartıyor. ve nedense hep benim bindiğim otobüs durduruluyor. iki gün üst üste bile durdurulduğumda aynı arama yapan polise de rastgelmişimdir. o kadar çok çevriliyorum ki abone oldum diyebilirim bindiğim minübüsler bile çevriliyor ohaa yani. adamlar direkt tanıyolar artık beni. Bugün uzun zamandır dersine girmediğim kadının 40 yılda bi dersine giriym dedim, dedim dedim de girmez olayım kadın bana sen benim sınıfımdanmısın tanımıyorum demez mi?
hoca: sen benim sınıfımdan mısın?
ben: evet
hoca: ama ben seni görmedim emin misin?
ben: evet eminim
hoca: o zaman bi kere geldin dersime
ben : evet
hoca: nasıl yani ya?
aramızda böle bi dialog geçti kadın şoka girdi kıvırcamı falan düşündü sanırım. Bense direkt sazan gibi evett hocam diye lafa atladım. motora bağladım herşeye evet diyorum.Hiç huyum değildir şunca öğrencilik hayatımda bir kere olsun hocama yalvarmamışımdır yalvarmam da.. hele not içinse kesinlikle öyle yalakalık yapan öğrenci olmamışımdır. Nefret ederim öyle insanlardan bir keresinde ortaokuldayım çok samimi bi arkadaşım var samimiyiz ama öle böyle değil. Kız tam bir kıskancın teki. Ödevini bana göstermezdi mesela neymiş efendim aynısını yaparmışım. Bikere de o bana sormuştu ödev için, aldığım cevap yemin ederm ki iki gözüm önüme aksın aklımın ucundan bile geçmedi ki kız bana demez mi sende göster ödevin aynısını yapmam merak etme diye. Ben şoklardayım tabi, ya yapsan nolcak yani.Dostluğumuzdan önemli mi sanki pehhh. Bu arkadaşım bide hayatımda en nefret ettiğim şeylerden birini yapmıştı yine, mesela hoca bikere bize ödev vermişti bizde unutmuştuk yapmayı bu da hemen hocanın gözüne gircek ya hocaaaaaaaam ben yaptım diyip yanına götürmez mi 5/10 puan fazla alcak ya vayy bizim halimize yalnız 55 kişilik sınıfta bi tek bu kız yapmıştı. Kurtul şimdi hocanın o iğrenç övgü dolu kusmuk sözlerinden işte örnek öğrencide yok efem bakın arkadaşınız unutmamış demek ki sizin sorumsuzluğunuzz. zart zurttt diye bir ders kaynadı gitti yani hava sıcak bunaltıcı bir gün bide hocanın nasihatı öfff hiç çekilmez.. bide bu çok yakın sandığım arkadaşım o kadar kıskançtı ki ben bişey alırdım gider ertesi gün aynısı alır bir de markasını sölerdi bende kopardım tabi böyle bir arkadaştı.. ilginçti işte, nese nerden nereye geldi konu..
Gelelim bizim menopozluya sonra kadın dersin sonuna kadar bana taktı. konuşma etme zart zurt diye ve ikinci dersde devamszlık kağıdını getirdi, elindede sallıyor böyle. diyor işte benim bunu doldurmam gerek öğrenci işleri istiyor cart curt diye dersin sonuna kadar söylendi durdu.sanki öğrenci işleri illa birilerini bırakmaya yer arıyor ya mutlaka doldurun diyorlar doldurmak şart deil işine gelmiyor işte.. hesapta yalvartcak bizi ağlayıp zırlıcaz karşısında amacına ulaşcak o da. Hiiiiiiiiiiiç işim olmaz valla istediğini yapsın yapcağı yok gözdağı vermek amacı işte uğraştırcak ya bizi bırakcağından değil yani adım gibi eminim.. zaten menopozluk kadın 32 yaşında sarışın güzel ama taktı bana işte kendini beğenmiş hep "BEN" olcam kavramı vardır ya kadınlarda sanırım bende sarışın olunca battı biraz bizim menopozluya.
Nese ki dersin sonunda beni görüp sunum anlatmam gerektiğini ve durumumun kritik olduğunu vurguladı. İkimizde güldük geçtik sonra bakalım nolcak heyecanla bekliyorum o sunum gününü. oldum olası kadın öğretmenlerden nefret etmişimdir gerçekten hiç sevmem itici geliyolar ve bunun suçlusu ortaokulda matematik hocamla yaşadıklarım yapmadığım halde yapmış gibi bi durumu göstermesi bana koyardı bende çok cazgırdım hakkımı arar çok tartışırdım o hocamla .. zaten stresliyim de lgs'ye hazırlanıyorum. Ayrıca bu kadın benim matematikten soğumama da neden olan bir kadındır.genelde hoca olcaksa erkek hocalar tercihimdir. kadın kısmı kaprisli ve kıskanç oluyolar bu da beni sinir ediyor haliyle..
Zaten lisedeyken de bu kadın hocalar yüzünden dersime girmediği halde saçlarımı şikayet etmişlerdi de onların yüzünden saçlarım mahvolmuş kuaförlere gün doğmuştu valla. Bu nedenle
Kadın öğretmenlere HAYIR!
4 May 2009
Milyonda Bir
Ama sonunda yine saçmasapan çocukça hal ve hareketleriyle ilişkisi bitti.. Hem de bu sefer sevdiğini düşündüğü halde.. Yalnız işin anormali çocuk bu kadar olaylara rağmen hala arkadaşıma yaklaşmak için elinden gelen herşeyi yaptı.(hala yapıyor da olabilir şuan) Yani çocuk gururunu ayaklar altına aldı kısacası.. Bu durumu defalarca analiz etmeme ramen nedense hala bir sonuca varamadım. ya bizim kızda bişeyler var ya da bulduğu çocuklar çok salak oluyor. Samimi sölüyorum milyonda bir yani bulduğu çocuklar. İşin komik tarafı kazanan da hep arkadaşım oluyor :)
Suskun kadınLar

"uykularım bölünüyor artık şu konağı bekliyorum
söyle ey muhabbet kuşunun tüyü söyle ölüm ne zaman."
Ne zaman okusam bu şiiri, gözümün önüne ahşap bir konak penceresinde kurşuni saçlarıyla eceli bekleyen mahzun bir kadın yüzü gelir.
Yalnızlığına hatıralarını katık edip gönlünü doyuran bir yitik çehre...
Bir sükût abidesi...
Piraye'nin evine gittim geçenlerde...
Yeniler belki adını bilmez; oysa bir nakarat gibi çınlar onun ismi bizim kuşağın zihninde:
Hatice Zekiye Pirayende...
Nâzım'ın karısı... "kalbimizin kızıl saçlı bacısı..."
Sonu hüsranla bitmiş 10 yıllık bir ilişkinin kadın kahramanı...
Torunu Kenan, cömertçe açtı iki katlı, kâgir evinin kapılarını... Gelini Yeşim, gururla gösterdi, bu şairane aşkın fotoğraflarını...
Nâzım'ın güzelim tabloları duvarlardaydı; efsanevi mektupları dosyalarda...
Ansızın terk edilmişliğine, iki çocukla bir başına konuvermişliğine, arkadan hançerlenmişliğine rağmen yırtıp atmamış, zarflarında saklamıştı mektuplarını Piraye...
Hasreti depreştikçe, öfkesi bilendikçe sil baştan okumuş muydu; okudukça hepsini ateşe atmayı kurmuş muydu; bilmem; ama kıyamamıştı işte...
Ne oğluyla, ne torunuyla konuşmuştu bu konuda...
Kederini içine gömmüş ve mütemadiyen susmuştu.
Evi gezerken, merakla izini sürdüğüm bütün suskun kadınları düşündüm:
Piraye'yi, Fikriye'yi, Latife Hanım'ı, Berin Hanım'ı...
Sözün sükûttan çok prim yaptığı gürültülü bir dünyanın sessiz tanıklarını...
Bir ateş çemberinden geçer gibi geçmişlerdi ateşli sevdaların pençesinden...
Sevmiş, sevilmiş, yaralanıp örselenmiş, sonra da "ne bir ses, ne de haber" gelmeyince, "bir deli hasretle öylece kalakalmışlardı".
Kiminin yaşadığı kadere yorulmuştu, kimi nihayetsiz kederden yorulmuştu.
Kimi fedakârlıklarının muhasebesine dalmıştı, kimi pişmanlıklarının...
Herkesin bahsettiği adamı canıyla, etiyle tanıyıp ona dair bir cümle dahi söyleyememek, onun hatırasına hürmeten başka birine gönül verememek ve bu münzeviliği bir mağrur kilit gibi evinin kapısına mühürlemek, kim bilir ne çok hırpalamıştı onları...
İçlerine attıklarından içleri kabarmış, ama hiç taşırmamışlardı.
Ne bir sitem kırıntısı vardı susuşlarında, ne bir intikam belirtisi...
Ruhlarında ince sızılar saklamış, nice yokluklara katlanmış, yine de parlak "ifşaat" tekliflerine kulak asmamış, ser verip sır vermemişlerdi.
Çoğu, süpürge edilmiş saçlar, uzun manidar susuşlar ve arada bir kayboluşlarla tüketti inziva nöbetini...
Bir hayat bilgisi dersi gibi, bir yabancı lisan gibi bükerek boyunlarını, günün birinde sükûtlarında sakladıkları tüm sırları toplayıp gidiverdiler.
Bıraktıkları yegâne miras, satırlara işlemiş bir acı tortusu oldu.
"Bir erkek bu kadar suskun bekleyebilir miydi? Bir ömrü bunca sırla tüketebilir miydi" diye düşünürüm bazen...
İhtimal dahi vermem.
O yüzden saygıyla anarım, ne zaman adları geçse...
Ve o Turgut Uyar şiirini yakıştırırım onların, eski bir konakta sessizce eceli bekleyişine...
"ne zaman gülüm solar, ne zaman deniz, ne zaman akşam
aldım anlayamadım, öldüm anlayamadım, almadığım akşam
artık başucum dinlendirir bir şamdanın süsünü
söyle ey Göksu akşamı, hafız burhan, ölüm ne zaman."
Can Dündar..
İKİ ŞEY

İki şey 'Kalitesiz İnsan'ın özelliğidir :
1- Şikayetçilik
2- Dedikodu
İki şey çözümsüz görülen problemleri bile çözer :
1- Bakış açısını değiştirmek
2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek
İki şey yanlış yapmanı engeller:
1 - Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek
2- Hak yememek
İki şey kişiyi gözden düşürür :
1- Demagoji (Laf kalabaligi)
2- Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek)
İki şey insanı 'Nitelikli İnsan' yapar :
1- İradeye hakim Olmak
2- Uyumlu Olmak
İki şey 'Ekstra Değer' katar :
1- Hitabet ve diksiyon eğitimi almak
2- Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek
İki şey geri bırakır :
1- Kararsızlık
2- Cesaretsizlik
İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar :
1- Baskın yeteneği bulmak
2- Sevdiğin işi yapmak
İki şey başarının sırrıdır :
1- Ustalardan ustalığı öğrenmek
2- Kendini güncellemek
İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır :
1- Niyetin saf olması
2- Ruhsal farkındalık
iki şey milyonlarca insandan ayırır :
1- Sorunun değil, çözümün parçası olmak
2- Hayata ve her seye yeni (ozgun, orijinal, farklı bakış açısıyla yaklaşabilmek
İki şey gelismeyi engeller :
1- Aşırılık (mubalağa, abartı, ifrat, tefrit)
2- Felakete odaklanmış olmak
İki şey çözüm getirir :
1- Tebessüm (gülümseme)
2- Sükut (susmak)
İki şeyin değeri kaybedilince anlaşılır:
1- Anne
2- Baba
İki sey geri alinmaz:
1- Geçen zaman
2- Söylenen soz
İki şey gerçek sondur:
1- Cennet
2- Cehennem
İki şey ulaşmaya değerdir:
1- Sevgi
2- Bilgi
İki şey “hayatta önemli olan her şey” içindir :
1- Nefes alabilmek
2- Nefes verebilmek
İki şey özgürlüktür :
Vatan ve Bayrak !